Bu içerikte neler var?
Kişilik bozukluğu, günümüzde en yaygın olarak görülen psikolojik problemlerden biridir. Bireylerin günlük yaşamını olumsuz yönde etkileyen, çevresiyle olan uyumunu bozan, sahibi olduğu kültürün beklentilerine aykırı davranmaya yönlendiren ve bu gibi durumları sürekli hale gelmesine neden olan bu psikolojik sorun, kendiliğinden geçmesi mümkün olmayan, bu nedenle de mutlaka tedavi gerektiren bir durumdur.
Uzman psikologlara göre kişilik bozuklukları genelde ergenlik döneminde ortaya çıkmakta, yetişkinlik döneminde ise yerleşik bir hal almaktadır. Nedenleri pek çok durumdan kaynaklanabilirken, çevresel, fiziksel, kültürel ve biyolojik faktörler, merkezi sinir sistemi problemleri, beyin hastalıkları ve bu gibi durumlar kişilik bozukluklarına birer neden olarak gösterilebilmektedir.
Bu rahatsızlığın neredeyse 10 farklı türü bulunmaktadır. Sınırda kişilik bozukluğu, obsesif kompülsif bozukluk, şizotipal kişilik bozukluğu ve antisosyal kişilik bozukluğu, en sık karşılaşılan bozukluklar arasında yer alırken, bu gibi kişilik bozukluklarında hastaya ve bozukluğun türüne göre farklı tedavi yöntemleri uygulanabilmektedir.
Kişilik Bozukluğu Tedavi Edilmezse Ne Olur?
Bazı türleri insanlar için oldukça tehlikeli bir hal alırken, bazıları ise yaşam kalitesini düşürmekte, gerek özel gerekse meslek hayatını olumsuz yönde etkilemektedir. Dolayısıyla bireylerin daha sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürebilmesi için tedavi olması şarttır.
Kişilik bozukluğuna sahip olan bireyler genellikle durumun farkına varmadıklarından kendiliğinden tedaviyi kabul etmemektedir. Ancak tedavi edilmezse ömür boyu sürebilmekte ve hatta bazı hastaları intihara kadar sürükleyebilmektedir. Bu nedenle kişinin kendiliğinden tedaviyi kabul etmese de, aile bireyleri ve yakınları tarafından desteklenmeli ve mutlaka tedaviye ikna edilmelidir.
Hasta Yakınlarının Hastaya Yaklaşımı Nasıl Olmalıdır?
Kişilik bozukluğu tedavi edilmezse önemli sonuçlar doğurmaktadır. Dolayısıyla hastaların tedaviye ikna edilmesi için hasta yakınlarına büyük görev düşmektedir. Öncelikle sakin ve sabırlı olunması oldukça önemlidir. Bunun yanı sıra hasta yakınlarının bireyin durumunu fark edebilmesi için yardımcı olması, terapi görmesi için ikna edici olması gerekmektedir. Ayrıca toplumdan dışlamak yerine daha bilinçli bir şekilde yaklaşılmalı ve kendileri için de mutlaka bir psikologdan ne yapılması gerektiğine dair danışmanlık almalıdırlar. Bu sayede hastanın tedavi süreci de olumlu yönde etkilenebilmektedir.
Bir önceki yazımız olan İlişkiye Girememe - Vajinismus Nedir? başlıklı yazımıza göz atabilirsiniz.